-
1 geçmek
1. اجتاز [اِجْتازَ]Anlamı: bir yerden başka bir yere gitmek2. اجتسر [اِجْتَسَرَ]Anlamı: bir yerden başka bir yere gitmek3. جاز [جازَ]Anlamı: bir yerden başka bir yere gitmek4. جسر [جَسَرَ]Anlamı: bir yerden başka bir yere gitmek5. عبر [عَبَرَ]Anlamı: bir yerden başka bir yere gitmek6. قطع [قَطَعَ]Anlamı: bir yerden başka bir yere gitmek7. مر [مَرَّ]Anlamı: bir yerden başka bir yere gitmek -
2 akmak
1. أهمع [أَهْمَعَ]Anlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek2. انبجس [اِنْبَجَسَ]Anlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek3. اندفع [اِنْدَفَعَ]Anlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek4. انساب [اِنْسابَ]Anlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek5. انسجم [اِنْسَجَمَ]Anlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek6. انفجر [اِنْفَجَرَ]Anlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek7. انهمر [اِنْهَمَرَ]Anlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek8. بثق [بَثَقَ]Anlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek9. ترقرق [تَرَقْرَقَ]Anlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek10. تفجر [تَفَجَّرَ]Anlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek11. تهطل [تَهَطَّلَ]Anlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek12. ثج [ثَجَّ]Anlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek13. جرى [جَرَى]Anlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek14. در [دَرَّ]Anlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek15. دفق [دَفَقَ]Anlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek16. ساب [سابَ]Anlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek17. ساح [ساحَ]Anlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek18. سال [سالَ]Anlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek19. سجم [سَجَمَ]Anlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek20. سح [سَحَّ]Anlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek21. وزب [وَزَبَ]Anlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek
См. также в других словарях:
yabana gitmek — 1) tanınmayan, bilinmeyen biriyle, bir yabancıyla evlendirilmek 2) bulunduğu yerden başka bir yere yaşamak için gitmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yolculuk etmek — bir yerden başka bir yere gitmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yer — is., gök b. 1) Dünya 2) Bir şeyin, bir kimsenin kapladığı veya kaplayabileceği boşluk, mahal, mekân İzinsiz bir yere gitmek ne haddime? M. Ş. Esendal 3) Gezinilen, ayakla basılan taban Ayıp bir şey gördü mü kulaklarına kadar kızarıyor, gözünü… … Çağatay Osmanlı Sözlük
geçmek — e, er 1) Bir yerden başka bir yere gitmek Elindeki kitabı bırakıp bulundukları odaya geçtim. T. Buğra 2) den Bir yandan girip diğer yandan çıkmak İplik iğne deliğinden zor geçti. 3) den Yol, araç veya akarsu bir yerin yakınından veya içinden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
inmek — den, er 1) Yüksekten veya yukarıdan aşağıya doğru gelmek, çıkmak karşıtı 2) Bir taşıt veya binek hayvanından yere basmak Tramvayın ön tarafından hızla inerken, arkasından bir sesin bağırdığını gördü. P. Safa 3) Dağ, tepe vb. yüksek bir yerden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
seyir — is., yri, Ar. seyr 1) Gidiş, yürüyüş, ilerleyiş Hastalığın seyri. 2) Kara taşıtlarının belli bir güzergâhta ilerlemesi 3) den. Özellikle gemilerin belli bir rotayı takip ederek yolculuk etmesi 4) Bir yerden başka bir yere gitmek için yola çıkma… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yürüyüşe geçmek — 1) bir yerden başka bir yere gitmek için yürümeye başlamak Askerler yürüyüşe geçti. 2) bir yeri almak için o yöne doğru ilerlemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
İRTİHAL — Bir yerden başka yere göçmek, gitmek. Nakl i mekân etmek. * Ölmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
çıkmak — den, ar 1) İçeriden dışarıya varmak, gitmek Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık. F. R. Atay 2) nsz Elde edilmek, sağlanmak, istihsal edilmek Bu mülakatımızdan esaslı bir netice çıkmadı. Atatürk 3) nsz Bir meslek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çekmek — i, e, er 1) Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı. R. N. Güntekin 2) Taşıtı bir yere bırakmak, koymak 3) Germek İpi çekmek. 4) İçine almak, emmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
akmak — den, ar 1) Sıvı maddeler veya çok ince taneli katı maddeler bir yerden başka bir yere doğru gitmek Eskiden Sakarya, bu köprünün altından akarmış. S. F. Abasıyanık 2) Bu gibi maddeler aşağıya, yere düşmek Üstünden sular akıyor. 3) Sıvı bir madde… … Çağatay Osmanlı Sözlük